Modernite etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Modernite etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Kasım 2015 Cumartesi

Modernite, Kapitalizm, Sosyalizm

Kitabın başında yoksul kesimlerin toplumdaki suç gerçeğinin kaynağı olarak gösterilmesine dikkat çeken yazar bu gerçeği aslında sistemin yarattığını ve aslen toplumdaki sistemin yoksulların en vazgeçilebilir kesim olarak görülmesi ve adeta onlara ikincil kayıp muamelesi yapılmasının bu noktaya gelinmesinde etkenler olduğunu söylüyor. Örnek olarak siyahların amerika'da hala daha suç kaynağı olarak gorulmesi ve kolay is bulamamalari bu sebeple de suca yonelmeleri gosterilebilir. Devamında modernizm akımından söz ediliyor ve onun gelişmeleri insanın ihtiyaçlarına yönelik çözümler için üreten katı ve sonrasındaysa insan arzularının sonsuzluğunca çeşitlenen bir sıvı aşamasının olduğunu öğreniyorsunuz. Kitabın ismindeki diğer iki konu buradan sonra başlıyor. Tabiki de modernizm bu katı ve sıvı aşamalarına iki yoldaş sayesinde bu noktalara kadar gelebiliyor. Bu iki yoldaş sosyalizm ve kapitalizm, başlangıçta ortak bir amaç insanların ihtiyaclarının sağlanması icin varlık gösteriyorlar. Ki bu modernizmin katı aşamasını inşa ediyor. İnşa edilen katlar insanın hayatının kolaylaştırılması adına çıkılan her basamağı sağlam bir merdiven için gereken sürede ve bol zamanda yapıyorlar. Ve bu merdiven ilerlerken taş üstüne taş basamak üstüne basamak konurken bir icatlar silsilesi içinde geçen yıllarda bir gün merdiven bulunuyor. Ve bu merdiveni insanın sonsuz ihtiyaçlarına dayandırıyorlar. İnsanın ihtiyaçlarının sonsuzluğu kadar merdiven seri bir şekilde üretiliyor. İnsan eski taş basamaklar yerine merdiveni tercih ediyor. Ki bu bölümde bunlara yönelmiş durumda ve sayfaların ileriki bölümündeyse yine ilk sayfalardaki gibi bir konuyla karşı karşıya kalıyoruz. Yabancı korkusu ve insanların güvenlik ihtiyacı. Bu ileriki sayfalarda inceleniyor. Lüks güvenlikli duvarlarla çevrili yerlerde yaşayan insanların her ne kadar güvenlikli bir yerde yaşarlarsa yaşasınlar güvensizlik hissinin başka türlerde devam ettiğini aslında güvenliğin güvensizliğin başlıca kaynağı olduğu irdeleniyor. Bu konuda yabancılara düşen paysa iki türlü oluyor. İki farklı gözden bakan yazar ilk yaklaşımında onların belirsizlik kaynağı olduğunu ve farklılıklarının bu belirsizliği yarattığını söylüyor. Belirsizliğin güvensizliğe neden olduğu tekrarlanıyor. Diğer yaklaşımda ise yabancıların bir çeşitliliğe neden olduğuna daha çok dikkat çekiliyor ve bu çelişkinin sürüp gideceği vurgulanıyor. 

 Zygmunt Bauman ile Mahremiyet 

 Mahremiyet ve kamu ilişkisini ileriki sayfalarda irdeleyen yazar, kamu ile özel arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmaya çabalıyor. Özelin korunmasını bunun diğer insanlarca da kabul edilmesine bağlayan yazar insanların eskiden özel bilgilerini sadece sınırlı kişilere aktardığı ve orada bir korunma-sadakat zinciri oluştuğunu buna da dostluk dendiğini söylüyor. Bu dostluk aynı zamanda insanı uyması gereken katı kurallardan oluşan bir topluluğun içine alıyor ve de dostluk mahrem bilgiler için bir güvenlik sağlıyor. Şimdilerde ise insanlar topluluk oluşturma işini internet ve sosyal medya üzerinden yürütüyorlar. İnternet üzerindeki dostluklar çabuk kurulup çabuk bitirilebiliyor ve de katı bir kurala da tabi olmak zorunda olunmuyor. Yaratılan bu özgürlük alanı insanı kendine cezbedici olsa da paylaşılan özel bilgilerin kimlerin eline geçebileceği düşünüldüğünde pekte değil. İnsanlar birazcık özgürlük için biraz mahremiyetten vazgeçiyorlar.