22 Mart 2015 Pazar

Şehitler Ölmez

Çanakkale hakkında ne söyleyebilirim ki
Yıllar önce söylenecek en büyük sözler
Kanla kazınmış zaten Çanakkale'ye
Şehitlerimiz, bu vatanın aziz evladları
Bu vatanı canlarıyla savunmuşlar
Çanakkale geçilmez dedirtmiş
Diz çöktürmüşler en kesif orduları
Ezan susmamış, inmemiş bayrak
Makber olmuş üstlerine bu kutsal toprak
Bu vatanın harcı olmuş şehitlerimiz
Can olmuşlar kurtuluş ruhuna
Ve bilmişler ki şehitler ölmez
Koşa koşa gitmişler ecdadlarının yanına

14 Mart 2015 Cumartesi

Türk Marşı


Bu yazıya Mozart'ın Türk Marşı'nı neden yazdığından bahsederek başlayacaktım ki Bethoveen'ın da Türk Marşı adında bir eseri olduğunu öğrendim. Sonrasında bunları buraya derlemeye karar verdim.

Şimdi 3 Tane Türk Marşı paylaşacağım.

1) Mozart'ın Türk Marşı

Wolfgang Amadeus Mozart, Türklerin Avrupa'da hayranlık uyandırdığı yıllarda mehter marşından esinlenerek bu besteyi yazmıştır. 11 numaralı la majör piyano sonatının 3. bölümünde "Ronda alla Turca" (Türk usulü rondo) ismiyle yer alan eser hala devletin bir çok özel davetinde kullanılmaya devam etmektedir.

İlber Ortaylı bir televizyon programında Türk Marşı'nı Abdulhamit'in sipariş ettiğini iddia etmiştir. Ancak bu iddiasını destekleyen herhangi bir kanıt bulunmamakla birlikte, kendisi de polemik yaratmamak açısından iddiasını kanıtlamaya girişmemiştir.

2) Bethoveen'ın Türk Marşı

Ludwig Van Beethoven'da yine aynı şekilde mehter marşından etkilenmiş ve kendi Türk Marşı'nı yazmıştır. Mehter etkisinin açıkça görülebildiği Türk Marşı, Bethoveen'ın 1809 yılında yazmış olduğu Re Mojör Piyano Varyasyonları'ndan uyarlanmıştır. Bethoveen Türk Marşı'na (Turkish March'a) The Ruins of Athens (Atina Harabeleri) adlı arya, koro ve Türk Marşı gibi 8 bölümden oluşan eserinde 1 bölümü Türk Marşı'na (Turkish March'a) ayırarak yer vermiştir. Atina Harabeleri'nin 8 bölümünden Türkiye'de Türk Marşı hariç hiçbiri sergilenmemiştir.

Turkish March Beethoven (part of Op. 113 No. 4): Die Ruinen von Athen (The Ruins of Athens)

3) Ceza'nın Türk Marşı

Rap sanatçısı Ceza 2012 yılında Mozart'ın Türk Marşı'na söz yazarak birde klip çekmiştir. Tabi ki Türk Marşı'na tek söz yazan Ceza değildir ancak sözlerinin hiç duraksamaması onu diğer söz yazanlardan ayırır. Bir de Türkçe olması zaten bizi bizden alır bir özelliktir. Bunun dışında söyleyebileceğim başka bir şey yok.

3 Mart 2015 Salı

Başkente Kuşbakışı

Ankara Türkiye’nin başkenti ve en kalabalık ikinci şehridir. İç Anadolu bölgesinde yer alır ve yüz ölçüm bakımından 3. en büyük şehirdir.  06 plaka ve 372 alan koduna sahip olan şehirde karasal iklim etkilidir.

Cumhuriyet sonrası dönemde önemli gelişmelerin yaşandığı şehir,  Türkiye’nin ortasında olması ve bulunduğu coğrafya itibariyle sarp yamaçlara sahip olması nedeniyle Türkiye’nin başkenti haline gelmiştir. Başkent olmadan önce tarım ve hayvancılığın yaygın olduğu küçük bir köy olan Ankara;  Cumhuriyet sonrası hızlı bir nüfus artışı yaşamış, ekonomik etkinliğindeyse ticaret ve sanayiye doğru büyük bir kayma olmuştur.  Türkiye’de en çok üniversitenin bulunduğu ilimiz, aynı zamanda Türkiye ortalamasının iki katı diplomalı kişiye ev sahipliği yapar. Kedisi, keçisi, tavşanı ünlü;  maden suyu dünyaca ünlü olan ilimizde, gezmeye gelenler Anıtkabir, Roma Harabeleri, Anadolu Medeniyetleri Müzesi gibi yerleri tercih ederler.


Ankara geçmişten bugüne Hititler, Frigyalılar, Lidyalılar, Persler, Galatlar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve hatta Osmanlılara ev sahipliği yapmıştır.  Şehir bu yönüyle önemli bir kültür mirasına sahiptir.

KarmAşık


Karmaşa dolu bu Dünya'ya kepenk kapatmak istiyorum
Ringin ortasına havlu atmak,
Umutsuzca haykırmak istiyorum boşluğa 
Ve nedensizce sevmek istiyorum..
Delicesine..

1 Mart 2015 Pazar

Kamuflaj Mı? Makyaj Mı?



Seyyar Tayyar'ca yazdığım bu yazımda makyaj ve kamuflaj ilişkisiyle beraber makyaj kelimesinin tarihsel ve içeriksel gelişimini incelemek istiyorum.

Nedense makyaj deyince benim aklıma kamuflaj geliyor. Belkide kardeş kelimelerdir. Ve hatta bunun üzerine birkaç teorim var bunları paylaşmak istiyorum. 

Yıllar Önce Makyaj

İnsanlar yıllar yıllar önce beslenmek için hayvan avlarına çıkarlardı. Bu avlarda ise yüzlerine çamur sürer ve kendilerini kamufle etmeye çalışırlardı. Şimdilerdeyse erkeklerde de var ancak daha çok kadınlar bir şeyleri (mesela makyaj sivilceleri göstermez veya kırışıklıkları azaltır) kamufle etme çabasında. Kamuflajdaki kamu sözcüğü topluluksal çünkü toplu şekilde avlanılırdı. İnsanın bireyselleşme sürecinde bence bu kamu olmuş makyaj. 

Doğal güzelliği saklayan ve bazende yapay bir güzellik sağlayan makyaj yıllar önce de hayvanların gözlerini bu şekilde boyar ve onları kendi ağlarına çekene kadar bu gizeme devam ederdi.

Şimdilerde Makyaj

Şimdilerdeyse aynı kirli oyunlar biz insanlar üzerinde oynanmaya hala devam ediyor. Etrafımızdaki kadınlar güzellik sevdası makyaj ve sahtelik dolu. Genelde filmlerden etkilenen bir nesil doğal olmayı unutur hale gelmiş. Buna inanmıyorsanız bir etrafınıza bakın. Makyaj kelimesinin bir mutasyon halini etrafınızda görecek bu kelimenin kamuflajla arasındaki ilişkinin hala devam ettiğini sezeceksiniz.

Çevrenizdeki bayanlarda adeta dünyadaki son kadın benim kibrini görecek ve hayret edeceksiniz. Yeni bir bayanla tanışmak isteyipte bu bilindik terslemelerden yaşayanlar bunu daha rahat anlayacaklardır. Bu bayanların evlerindeki halleri ise bir o kadar karşıt bir haldedir. Ama bu doğal ve samimi hallerine de ulaşmak bir o kadar zor. Tüm bunlara karşın yine filmlerdeki aşkları görüpte bunlara özenen de yine bu nesil. Kimseye şans vermiyor ve bir yandan da yalnızlıktan sıkkın, evinde doğal dışarıya karşı ise yapay, birilerine güvenmek istiyor ama herkesi güvenilmez buluyor. 

Tek kelimeyle makyaj!

Sorunun Temeli

Ben bunların temelinde popüler kültürü ve onların getirdiklerini görüyorum. Popüler kültür öğretileriyle popüler tek tiplemeler oluşturumaya çalışılıyor ve bu her türlü yayın organıyla bizlere dayatılıyor. Örneğin güzellik için getirilen 90 60 90 kriteri. Ancak bu demek değilki makyajı kamuflajla kaynaştıran popüler kültürdür. Popüler kültür sadece şekilsel olarak makyajı oluşturmuştur. Ancak popüler kültüre özenmeyle makyajı kabullenen toplumda bunu kamuflaja dönüştüren şey toplumun kendisidir.

Erkeklere Etkisi

Şimdiya kadar bu konuda birazda makyajın sözlük anlamından kaynaklı olarak bayanlara fazla yüklendim. Ancak makyajdan tek etkilenen bayanlar değildir. Erkeklerde bir o kadar suçlu ve makyajlıdır. Sözleri, giyim tarzı ve saç baş bakımıyla bir çok konuda yapaydırlar. Yine kamuflaj etkisine gelicek olursak erkeklerde de evindeyken, erkek arkadaşlarlayken ve bayan arkadaşlarlayken diye farklı yapaylıklar oluşmuştur. Mesela evinde anne ve babasıylayken en doğal haliyle görebilirsiniz bir erkeği. Gayet saygılı ve düzgün bir insan karşınıza çıkar. Evde ne giydiğinin de bir önemi yoktur. Erkek arkadaşlarla birlikte olduğunda ise kabalık ve küfür hiç eksik olmaz bir erkeğin dilinden, onlarlayken ayrı bir yapaylığı vardır ancak kıyafet olarak ne giydiğinin yine bir önemi yoktur. Ancak erkeğin en yapay hali kız arkadaşlar birlikte olduğu halidir. Kıyafetlerine, saçına başına çok dikkat eder, küfürsüzde konuşulabileceğinin bir kanıtı adeta son hava bükücü kadar macaralı biri gibidir. Avının hoşuna gidecek tarzda konuşur çokça da yalan söyleme ihtimali vardır. Aslında düzgünlük potansiyeli varken popüler etki onu cinsiyet tabanlı işler ve kamuflajlara yönlendirir.

Sonuç Olarak

Yıllar önceki hayvanlara karşı olan bazen korkudan yapılan bazense avlanmak için yapılan kamufle işlemi yıllar sonra dahi bir gende taşınmış ve insanları bazen korkudan bazense avlanmak için yapay davranışlar sergilemeye zorluyor.

(Yazıda aşırıya kaçmış örnekler kullanmış veya yaptığım eleştirileri biraz ağır kaçırmış olabilirim ancak bilinmelidir ki bu yazı somuttan daha çok soyuta dikkat çekilmek için yazılmıştır. Bu sebeple olası tutarsızlık ve aşırılıklarla birlikte dar kapsamlı anlatımın da soyut anlamda bir etkisi yoktur.)


Avni Amca ve Gizemli Hikayesi

Bugün yine fotoğraf çekmeye çıktım. Fotoğraf çekmeyeli uzun bir ara olmuştu. Çünkü hala bir fotoğraf makinem yok. Ama bu seferlik çekim için makine bulabildim. Saat 9.00 dan 11'e kadar 2 saat dolaştım ve fotoğraf çektim. İlk fotoğrafımdaki amca belediyede geri dönüşüm işinde çalışıyor. İlginçte bir hikayesi var. Daha önce başka işlerde yapmış, hatta kendi dükkanı bile varmış bir ara. Ancak 10 yıl önce yeterince yaşlandığını düşünmüş ve zorlanmayacağı bu işe başlamış. Ama hikayenin asıl ilginç olan tarafı bu değil. Avni amcanın yanında dolaşan bir de köpeği vardı. Makineden korktu onla birlikte çekemedim. O köpekle 7 ay önce tanışmış ve 7 aydır sürekli o nereye gittiyse peşinden gelmiş. Ve asıl bomba köpek Çince biliyor. Köpekle tanıştığında haliyle Türkçe komut vermeye çalışmış Avni amca, ama köpekten tepki alamamış. Bunun üzerine diğer bildiği dilleri denemiş. Çince'yi denediğinde köpek tepki vermeye başlamış ve de başlıyor kendi kulaklarımla da duydum. Şimdi 2 soru var. Bu köpek Çince'yi nereden biliyor ve Avni amca Çince'yi nasıl konuşabiliyor? (Yanımda konuşmalarına şahit oldum Çince gibi duruyordu) Ben bu fotoğraf sonrasında ondan söz aldım. Daha sonra konuşmaya. Okuldan bir haber ihtiyacım olduğunda ilk onu bulucam. O gün geldiğinde bu soruları da sorup, burada bir hayat hikayesini yayınlayacağım. Sizde benim gibi meraklandıysanız yazılarımı takipte kalın...