İnsanlar
gençlik süreçlerinden yaşlılığa doğru giderek olgunlaşarak ilerlerler ve bu
süreçte belki de ilk öğrendikleri şey 3 yanlışın gerçekte 3 doğruyu
götürebildiğidir. Birçok evresinde bizleri şaşırtan yaşam, bazen istediğimiz gibi
de gitmeyebilir. Ancak bu yaşamımızın her zaman yanlışlarla dolu olacağına da
işaret etmez. Ve bir 3 yanlış belki de tek 1 doğru için yapılmış da olabilir.
Kim bilir..
Hayattaki bu
yollarda insanların yanlışlarda takılıp kalmaması ve doğrunun rehavetine de
kapılmaması gerekir. Yanlış ne kadar yanlış olursa olsun ve ya kim tarafından
yapılmış olursa olsun onun içinden bir doğru çıkarabilmek her zaman mümkündür.
Bunun
örneklerinden bir tanesi de Mustafa Kemal Güneşdoğdu Kampüsünde okuyan 19 Mayıs
Üniversiteli öğrencilerdir. Ülkemizde birçok üniversitenin ana kampüs harici
farklı yerlerde de kampüsleri bulunmaktadır ve bu gayette normal bir şeydir.
Öğrencilerin bu kampüslerde ana kampüslerinde olduğu kadar imkana sahip
olamaması dahi normalliğini korur. Ancak öğrenciler bu kampüslere gittikleri
bölümleri bilerek ve bu bölümlerin bulunduğu yerleşkelerden; bulundukları
yerlerden emin olarak giderler. Öğrencinin üniversite hayatına bir sürprizle
başlaması şüphesiz ki istendik bir durum değildir.
Ancak bu örneğimizde
tam da böyle olmuştur. 19 Mayıs Üniversiteli Hukuk Fakültesi öğrencileri ilk
olarak eğitimlerine ana kampüslerinde başlamışlar ancak sonrasında Samsun’un
Çarşamba ilçesindeki mevzu bahis alana yerleştirilmişlerdir. Bir kampüsteki tek
fakültenin kendi fakülteleri olduğu ve bulundukları şehrin de üniversite
kültüründen uzak oluşu düşünüldüğünde durumun vehameti çok daha iyi anlaşılır
diye düşünüyorum. Onların yerleşmesinden
2 yıl sonra gelen İletişim Fakülteli öğrencilerin durumu ise çok daha
farklıdır. 19 Mayıs Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne ilk yıl 100 kişi
alınmıştır. Ve bu ilk gelen 100 kişi her öğrenci gibi olduklarını
fakültelerinin 19 Mayıs Üniversitesinin ana kampüsünde olacağını sanarak
gelmişlerdir.
Birçok
evresinde bizleri şaşırtan yaşam, onlar için de istedikleri gibi gitmemiştir.
Ne var ki olaylara her zaman müdahale edemiyoruz. Ve bazen istemesekte o
istemediğimiz olayları yaşamak zorunda kalabiliyoruz. Bunun adına katlanmak
diyorlar galiba. Ama başta da dediğimiz gibi, insanların hayattaki yanlışlarda
takılıp kalmaması ve her yanlışın içinden bir doğru çıkarmayı da bilmesi
gerekmektedir. Bu sayede katlanmak katlanalar için belki birazcık zevk almaya
da dönüşebilir. Nitekim de Mustafa Kemal Güneşdoğdu Kampüsünde okuyan 19 Mayıs
Üniversiteli öğrenciler bunu yaptıkları çeşitli etkinliklerle başarabildiler.
Bazısı Langırt turnuvası düzenledi, bazısı hayvan barınağına gitti beraberce.
Bir köy okulunu güzelleştirdiler mesela ve piknik yaptılar, sergiler açtılar
okullarında. Beraberce yemekler mi yemediler yoksa bisiklet turları mı
düzenlemediler. Biliyorlardı ki birlikte beraberlikte olduklarında yaşadıkları
çevreden daha fazla faydalanabilecekler. Aslında yaşamdan zevk almasını
biliyorlardı her biri.
Birçok
şeyler yaptılar ama son olaraksa bir futbol turnuvası düzenlediler aralarında.
Üniversitelerinin ana kampüsünde bahar şenlikleri düzenleniyor o sıralarda. Ama
gidemedikleri bir bahar şenliği neye yarardı ki. Bir akıllı fikirle bu ortaya
çıktı. 3 haftalık bir serüvendi. 50 dakikalık maçlar ve 13 Takım. Bir Hukuk –
İletişim karması ve Erkek – Kız ayırmayan bir eğlenceydi. Kızlar oynayamıyordu
belki ama kenardan destek vermeye gelenlerde birçoktu. Onlar geldiği içinde
zaten maçlarda hiç kötü söz söylenmezdi. Birçok takım kurdular. Hepsi birbirlerinin
rakibiydi ama belki de en büyük rakipleri Çarşamba’nın kavurucu sıcaklarıydı.
Bu turnuvalarda ilginç birçokta olay oldu. Final maçında tellere tırmananları
mı dersin yoksa otururken bank kıranları mı? Hiç bir şey bulamazsan takımların
değişik isimlerini bile okuyabilirsin. Yankeeler, Çerezgücü, Armada..
Eğlenmesini
bildiler işte ne diyim..