Kültür Endüstrisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kültür Endüstrisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mayıs 2015 Perşembe

Kültür Endüstrisi ve Frankfurt Okulu


Merhaba arkadaşlar! Bu yazımda 4 gün önce İletişim Sosyolojisi için hazırlanmış olduğum aşağıdaki konuları kendi dilimde anlatmaya çalıştım. Yazının büyük bir bölümünü sınava girmeden 30 dakika önce kendimi denemek için kağıda yazmış ve sonra sınava girerken ya orada yazdıklarımı şimdi hatırlayamazsam korkusuna kapılmıştım. Ama işin aslı öyle olmadı. Sınav kağıdında sınavdan 30 dakika önce yazdıklarımın verdiği tecrübeyle de çok daha iyi bir yazı hazırladım. Sınavdan çıkıp bilgisayar başına oturmaya fırsat bulduğumdaysa yazdıklarımı blogger ortamına geçirmiştim ve 3 gündür düzenleme ve eklemeler için bekletiyordum. Bugüne nasipmiş. Sınava gelecek olursak vizelerim 100, bundan da bir 90 alırım :)

Frankfurt Okulu

Frankfurt Okulu'nun en önemli 2 kuramcısı Horkheimer ve Adorno. Okulun genel yaklaşımı eleştirel teori olarak adlandırılıyor. Okulun özgül bir Marksizm anlayışı var. Marksizm anlayışları geleneksel Marksizm'in sadece altyapı üzerinde durmasına karşın,  onların bir altyapı - üstyapı kaynaşmasını savunmaları sonucu ayrışıyor. Horkheimer ve Adorno'nun ortaya attığı Kültür Endüstrisi kuramı önemlidir. Bu kuramı hazırladıkları dönemde Avusturya'daki işçi partisinin dağılması ve Almanya'da Nazizm ve Faşizm'in baş göstermesi gibi olaylar yaşanmıştır.  Horkheimer ve Adorno sol'un çöktüğü ve sağ'ın yükseldiği bu dönemden etkilenerek kuramlarını hazırlamaya başlamışlardır. Daha sonraları ABD'ye gitmeleri ve ABD'nin ise ilk tüketim toplumu olması özelliği ise Kültür Endüstrisi kuramının gelişimi için önemli olmuştur.

Kültür Endüstrisi

Kültürün giderek endüstrileşmesi ve kültür ürünlerinin metalaşması sonucu bu kavram türetilmiştir. Kültürel ürünler giderek standartlaşmakta ve farklılıklar marjinalleşmektedir.  Öncelikli amaç gündelik yaşamdan bir kaçış sağlamaktır. Ancak Adorno'nun dediği gibi bu kaçış geçicidir ve insanları kaçındıkları dünyaya yeniden eklemlemektedir. Burada söz konusu olan ikili bir süreçtir. Bir yandan endüstri kültürleşirken öteki yandan kültür endüstrileşmektedir.

Kültür

Kültür alt öğelere sahip karmaşık bir yapıdır ve bir toplumda gelenek, görenek, dil, din, ırk ve ortak yaşayış gibi bir çok özellikten oluşur. Her toplumun kendine özgü bir kültürü vardır. Ve kültürler ihtiyaçlardan türemişlerdir. Toplumlar nelere ihtiyaç duymuşlarsa o yönde bir gelişme göstermişlerdir.

Halk Kültürü

Halk kültürü kaynağını halktan alan halkın yaşam biçimini yansıtan kültürel etkinlik biçimine verilen isimdir. Halkın dil, kültür, duygu, düşünce ve beğenisiyle oluşturulmuş, geçmişten günümüze kadar geldiği uzun süreçte; toplum, insan ve doğa gerçeğiyle şekillenmiştir.

Kitle Kültürü

Kültür alt öğelere sahip karmaşık bir yapıyken kitle kültürü daha sadedir. Standart ve basit olmaya yönelik maddiyat temellidir. Kitle kültürü aynı bir fabrikadaki seri üretim gibidir. Toplumu bir makinedeki seri üretim malzemesi gibi standarda doğru bir üretime sokar. Kitle kültürünün temelinde kitle iletişim araçları vardır ve kitle bireyi öldürmeye, ondaki yaratıcılığı ve sanatsal düşünceyi yok ederek onu sadece bir üretim tüketim zincirine mahkum etmeyi hedefler. Kitle bir noktada en iyi bilen olarak gösterilir ve inandırılır. Bunların tüm amacı da sistemin devamlılığının sağlanması için her seferinde sistemin yeniden üretiminin sağlanmasıdır. Yine de kitleler arasında bu monotonluktan sıkılarak baş kaldıracak kesimler olabilir. İşte bu noktada popüler kültür devreye girer.

Popüler Kültür

Popüler kültür belli bir zaman dilimi içinde gelip geçici olan etkinliklerin genel adıdır. Popüler kültür insanlara en tercih edilen ve en popüleri sunar.  Onların buna sahip olduklarında yaşayacakları hazzın inanılmazlığını vurgulayarak, bir doyumsuzluk yaratır. Kitlelere sahte dünyalar kurar ve o sahte dünyalarda kitlelere yarattığı gerçek dünyanın sıkıntı ve çilesinden uzak ortamlarda onların yeniden üretim azmi kazanmalarını hedefler. Ve tüm bunlarda popüler kültür hiçbir engelle karşılaşmaz. Çünkü tüm yaptıklarını halka sanki kendi istekleriymiş gibi sunmakta ve yaptırmaktadır. Bu aynı bir işçinin çalıştığı fabrikayı anlatırken bizim fabrika diye söz etmesine benzer. İşçi kendi çalıştığı fabrikayı anlatırken böyle bir kelime kullanır ancak gerçekte fabrika onun değildir. Aynı şekilde popüler kültürün kitlelere sunduğu en tercih edilen ve en popülerler de aslında kitlelerin istekleri değillerdir bu sadece bir içselleştirmedir.

Popüler kültür veya kitle kültürü aslında biz olmazsak var olamazlar ancak onlar bize derler ki; biz var olursak Coca Cola var olur, Ps2, Facebook, Pop müzik bizimle var olur. Biz var olursak yaşamdan haz alırsın. Ancak onlar bunları bize bunları vadederken aynı zamanda bizleri gerçek dünyaya yabancılaştırmakta ve sisteme olan bağımlılığımızı artırmaktadırlar.