Ülkenin karışık olduğu kayıp giden bir dönem.
Kardeşin kardeşi katlettiği, anarşi ve şiddetin doruğunda bir ülke. Arada yok
olanların, bir daha unutulmayacakların yılı.
1980.
Devlet
Cumhurbaşkanı'nı seçmekten aciz ve Süleyman Demirel'in söylediği üzere 70 cente
muhtaç haldeydi. Kamu kuruluşları ve hatta polisler ve öğretmenler bile 2 kutba
ayrılmıştı. Sağ ve sol gerçek çatışmalar yaşıyor insanlar ölüyor,
öldürülüyordu.
D. S. da bu dönemi yaşamış sağcı neferlerden biriydi. 17 yaşında cebinde 2
silah ve bir torba mermiyle dolaşır Sol cepheyle sınır noktalarında nöbetler
tutardı diğer arkadaşlarıyla. Polisler hiç uğramazdı çünkü bu mahallelere.
Uğrayanlarsa baskına gelen solcu polislerden başkası olamazdı. Bu yüzden
nöbet tutmak gerekliydi. Bu böyle devam etti her gün.
Ve
sonra darbe gerçekleşti bir gün. Kenan Evren'in ilk işi hapishaneleri
doldurmaktı. Halkın birbirine şiddeti devletin halka şiddetine dönüştü. İlk
hapsini bu yıllarda 17 yaşındayken yaşadı D. S. 80 günlük tutukluluk
süresinde yoğun şekilde falaka ve elektrik şokuna maruz bırakıldı. Bir suçla
suçlamadan ne yaptıysan anlat diyorlardı onu sorgulayanlar. Ama o ne yapmıştı
ki vatanını sevmekten başka. Sonunda suçsuzluğu anlaşıldı ve serbest kaldı.
3
ay sonra bir kere daha tutukluydu. Bu sefer ihbar edilmişti. Biz bunu bunu
yaptık D. S. da bizim yanımızdaydı demişti arkadaşları. 4 ay işkencelerle,
falakayla, elektrik şokuyla ithaf edilen suçu kabul ettirmeye çalıştılar. Ama o her seferinde hayır diyor kabul
etmiyordu. Helva verip, tuzlu pırasa verip su vermediler günlerce su diye
yalvarttılar bizi diyerek hatırlıyor o günleri.
Samsun'un
eski radar üssünde soğuk hava depolarında elleri ve ayakları bağlı yüzünde de
maske vardı. Günler kaybolmuştu ki bir gün maskesini kaldıran polisler
diğerlerinin ifadesine kabul ediyormuş gibi ona da imza attırdılar. Sonrası
adli süreç başladı. Çıkarıldığı savcıya yaşadığı işkenceleri, kabul etmediği
ifadesini anlattı ama bu tutuklanarak hapse gönderilmesinin önünde bir engel
oluşturmadı. D.S.'na yapılan işkencelerden biri de tırnaklarının
ezilmesiydi. Kalın bir odunla ilk sol sonra sağ ayağına vurulmuş acıdan önce
sol sonra sağ ayağını havaya kaldırıp yere çakılmıştı. Çıkarıldığı ilk
mahkemede düşen tırnaklarını gösterdiği hakim "Ne yapayım ben
onları?" şeklinde bir tavır gösterdi aynı suçtan yargılanan 6 tutukluya.
Bu ilk mahkemeden sonra hep umutlarını sürdürdüler hep bir sonrakinde
çıkacaklarını düşündülerse de adli süreç 5 yıl kadar sürdü ve Samsun
mahkemesince aynı suçtan yargılanan 6 kişiden 3'üne idam kararı çıktı. Diğer 2
kişi 22 sene D. S. abiyse yaştan dolayı 17 sene hapis cezasına çarptırılmıştı.
Haklı olarak temyize gitmişler Yargıtay kararı bozmuş. Ama aleyhlerine bozmuş.
Hepsinin idamını istemiş Yargıtay. Bunun üzerine 6 ay daha mahkeme sürmüş ve
sonunda mahkeme Yargıtay'a uymayarak kararı yinelemiş.
Türkiye'de
o yıllarda idam serbestti. Ve eğer mühür basılıp onaylansaydı dar ağacı hazırdı
Samsun E tipi kapalı ceza evinde. Kenan Evren yıllar sonra bu konuda
"Adaletliydik. Bir sağdan bir soldan astık." sözlerini sarf ediyor.
İşte bu böyle bir adaletti gerçekten. Güvenilmezdi korku doluydu. Ancak yeniden
temyiz ettiler. Bir önceki kararda hepsinin idamını isteyen Yargıtay bir
sonrakinde hepsinin salıverilmesine karar verdi.
D. S. bu haberi aldığında hapishaneden çıkmak istememiş ve hüngür hüngür
ağlamış. 81 de başlayan hapis hayatı 87'nin şubat ayında son bulmuş.